Halil Hotaman | 12.10.2012 06:34:21
İnsanlar gezmeyi tatil yapmak ve genelde de deniz kenarında oturup açık büfelerde yiyip içmek zannediyor. Oysa gezmenin de bir ilim olduğunu ve kurallarının olduğunu bu kitapla öğrendim. Bir amacının olduğunu, bazen amacı aşan bir deneyim yaşama şekli olduğunu anladım yolculuğun. yeni yeni yerleri yeni yeni insanların farklı bakışıyla görmek olduğunu anladım.
Nejla YILMAZ | 06.10.2012 16:48:05
Çin Kadar Uzak Can Kadar Yakın şehirler olmasının en büyük etkisi, bu kitabın Mesut Doğan’ın kaleminden çıkmış olmasıdır.
Çünkü Mesut Doğan, Marcel Proust’un “Mahpus” adlı eserinde geçen seyahat kavramı ile ilgili düşüncelerini benimsemiştir. Buna göre gerçek seyahat, yeni yerlere gitmek değil, başka gözlere sahip olmak, dünyayı bir başkasının, yüzlerce kişinin gözleriyle görmek demektir. Bunu yazılarının her satırına başarıyla işlemesi, bizi o şehirlere götürüp geri getirmiştir. Ayrıca nesir dilini, bir şirin ahenkli dizeleriyle eş değer bulduğumu da söyleyebilirim. Bu açıdan dikkatimi çeken nokta ise, yazılarının tamamında benzer kelimelere yer vermesidir. Bunlar: Ruh, musiki, aşk, sessizlik, su, kuş, renk, güneş, rüya, hayal, hayal kırıklıkları, duygu, fısıltı, renk cümbüşü, geçmiş-gelecek, eski-yeni, zaman, gizem, sonbahar, sesler, umut, estetik, çocuk, kültür. Aynı zamanda bu kelimelerinin kullanımının tesadüf olmadığı görüşündeyim.
Burak Erdinç | 01.10.2012 10:43:40
Prag ile ilgili gezi yazısını dergide okumuştum. Yazıdaki renk, sanat ve mimari armonisi beni bu şehri görmeye itmişti. Bu şehri gören birçok arkadaşım “biz de Prag’a gittik ama bu kadar detayı nasıl da göremedik” şeklinde hayıflanmışlardı. Prag içimde sürekli kıpırdanarak beni rahatsız ediyor ve beni çağırıyor. Bu çağrıya ne kadar dayanabilirim bilmiyorum.
ismail beğendi | 01.10.2012 10:36:13
Kitaptaki yazıların bazılarını dergilerde okumuştum. Paris'te Sonbahar yazısını okuduktan sonra ilk kez Paris'i görme merakı içimi yakmıştı. Paris'i görmem bu yazı sonucu olmuştu. Yazılar sizi elinizden tutup gözlerinizi bağlayarak her yeri ruhunuzla gezmenizi, insanlara ve eşyalara ruhunuzla dokunmanızı sağlıyor. Diğer yazıları okumaya korkuyorum. Çünkü oralara da gitmek gerekebilir.
İsmail Beğendi | 28.09.2012 15:00:24
Kitabın bazı bölümlerini dergilerde okuduğumda içimden bir ses "neden hala buradasın, haydi çık şu yıllardır aynı oyunları oynadığın küçük çemberinden, seyrettiğin aynı gökyüzünden, aynı insanlardan, ihtiraslardan, itiyatlardan" dedi. Ruhum "bu o kadar kolay mı?" diye fısıldadı. En uzun yolculuklar bile ilk adımla başlamaz mı diyerek seyahate çıktım. İyi ki çıkmışım. Neler kaybettiğimi anladım. Sözüm geç kalanlara. Evinde mutlu olanlara...
Harun Turanoğlu | 28.09.2012 10:51:09
Kitabı henüz taslak halinde okuduğumda bile çok etkilendim. Kendimi bazen bir sanat tarihçisi, Paris'in pırıltılı sokaklarında bir aşık, bazen Prag'ın nostaljik caddelerinde gezinen esrarengiz bir seyyah gibi hissettim. Çokça gezi kitapları okumama rağmen, bu yazıları daha fazla sevmemin nedeni, yazarın yazılarına edebi boyutu ustalıkla katabilmeyi başarmasıdır. Bu eser bizi, bir aktar titizliğiyle, enfes baharatlarla, özenle kotarılmış, buğusu üzerinde, egzotik bir ziyafete davet ediyor. Bize de hassasiyetle hazırlanan bu kitabı zevkle okumak kalıyor elbette.
Harun TURANOĞLU | 28.09.2012 10:24:30
Değerli arkadaşımın çok değerli bir kitabı çıktı. Tavsiye ediyorum, mutlaka okuyun. Henüz taslak halindeyken okumuştum. Hararetle bir daha okumak için kitabın çıkmasını bekliyordum ki. Nihayet çıktı. Madem Dünyayı gezemiyoruz. Kendimizi Modern Evliya ÇELEBİ'nin, edebi, lirik ve enfes anlatımına eşsiz, masalsı betimlemelerine bırakmak için eserin elime geçeceği anı sabırsızlıkla bekliyorum. Ayrıca eser, içimdeki yazarlık duygusunu da, gezmeyi de depreştiriyor. Tur şirketlerinin, Mesut DOĞAN'a ekmeğimize yağ sürüyorsun diye, dünyanın geri kalan yerlerini gezip kitaplaştırması için sponsor olmaları lazım bence. Öyle ya, Yazarın ustaca anlattığı Can kadar yakın şehirleri, gezmeye çıkmak için, bavulumu şimdiden hazırladım bile...