Dil yarası kolay geçmez

Dil yarası kolay geçmez

 12 Ocak 2012 Perşembe

 

Star yazarlarından Fadime Özkan Kürt meselesiyle ilgili röportajlarını Dil Yarası adlı kitapta topladı. Özkan’a birkaç soru yönelttik.

 

AYŞE DÜZKAN

 

Sanırım Dil Yarası’nda yer alan röportajlar çeşitli zamanlarda yaptığınız röportajlar. Ve kitap da çok hacimli...

Evet, 2006-2011 yılları arasında Kürt meselesi çerçevesinde yapmış olduğum kırk röportajdan oluşuyor Dil Yarası. Röportajlar kitapta yapılma yayınlanma tarihlerine göre kronolojik olarak yer alıyorlar ve bu sayede, Kürt meselesinin en çok konuşulduğu bu beş yıllık dönemde Türkiye, hangi olaylardan, durumlardan, politik evrelerden, psikolojik havalardan geçmiş, meseleyi hangi kelimelerle ve tonlamalarla konuşmuş, derli toplu görmek mümkün oluyor. Lütfedip kitabın takdimini yazan Kürt aydın Orhan Miroğlu’nun ifadesiyle söylersem ‘Okur, kitabı bitirdiğinde bir zaman tünelinden geçmiş gibi oluyor.’ O yüzden bu süre zarfında yapılmış her bir röportajın aslında Kürt meselesinin, bu çok yakın olmakla birlikte gündem yoğunluğu nedeniyle bir şekilde hızla arkada kalmış ve hatta unutulmaya yüz tutmuş evreleri olduğunu fark ettim. O yüzden de hiç birini elememeye karar verdim. Bahsettiğiniz hacmin nedeni bu.

Neden Kürt meselesini bu kadar fazla konuşma durumu oldu son beş yılda?

Tıpkı Kürtçenin yasaklanması, yok sayılması gibi Kürt meselesi de yok sayıldığı, terör meselesinin gölgesinde kaldığı için ötelendikçe, önemsenmedikçe, yıllarca konuşulmadıkça ve yanlış politikalarla derinleştikçe 2000’lere de büyüyerek geldi. Yeni sorun alanları oluşmuş, başkalaşmış ve hatta kangrenleşmiş bir sorunun çözümü için de mümkün olduğunca çok konuşmak gerekiyordu. Ezberlerden kurtulmak, meselenin kaynağını ve boyutlarını bilmek, genel kamuoyunun bilgisine duygusuna sunmak, siyaseti çözüm için motive etmek, çözümün ne olduğunda, nerede aranacağında ortaklaşmak gibi zor aşamaları vardı, hala var. 30 yıldır Türkiye’nin en mühim meselesi buydu, hala bu. Sürekli olarak evlat kaybettiğimiz için de en acil meselemiz Kürt meselesi. O yüzden çok konuştu Türkiye; meseleyi çözene dek de konuşmalı. Silahı bırakıp söze sarılmak ‘dil yarası’nın tek ‘ecza’sı bence. Başka yolu yok. Bunca çok konuşulmasının bir diğer nedeni de, siyasi iktidarın çözüm amaçlı attığı adımlar ve buna paralel yaşananlar elbette.

Taraflarla konuşuldu

Röportaj yaptığınız isimleri nasıl tercih ettiniz?

Bu röportajlar Star okurlarının iyi bildiği gibi pazartesi röportajları. Yani haftanın siyasi gündeminde en fazla öne çıkan konu neyse, onu, geniş bir çerçeveye ve derin bir analize tabi tutan röportajlar. Konuştuğum isimler de Kürt meselesini en iyi şekilde bilen isimler. Meselenin tarafları sayılabilecek siyasi aktörler, emekli devlet görevlileri, bunu mesele edinip üzerine düşünen, çalışan akademisyenler, aydınlar, gazeteciler, yazarlar... Özetle konuyu tüm boyutlarıyla, taraflarıyla ve evreleriyle ele alayım, mümkün olduğunca da çok sesli konuşulmasına katkı sunayım istedim.

Söyleşilerde ortaya çıkan ortak noktalar var mı?

Evet var. Apaçık bir şekilde, gür bir iradeyle ifade edilen ortak nokta, ortak ses; barış ve çözüm isteği. Kimsenin ölümlere, acılara tahammülü yok. Ama pratikte bu böyle yürümüyor ne yazık ki. Çözüm iradesi, gündelik siyasetin, küçük hesapların, kısır tartışmaların, ulusal kibirlerin tazyikiyle çözülüveriyor. O yüzden ülke olarak patinaj yapıp duruyoruz ya zaten. Bu da bir ortak nokta, mesela. Diğeri ikisi ise özellikle vicdanı yerine siyasi kampını önceleyenler için geçerli; herkes kendi ‘küme’sine konuşuyor ve yeterince empati yapmıyor.

Sizi özellikle etkileyen röportajlar oldu mu?

Röportaj konuğum olan isimleri yorup neredeyse yıldırana dek sordum, tatmin olmadım bir daha sordum, doğru soruları sormaya çabaladım ve hepsinin cevabını can kulağıyla dinledim. Neticede onlardan çok şey öğrendim. Ayrıca yakinen tecrübe ettim ki, her bir röportaj, meselenin bir parçasına tekabül ettiğinden toplamda, aşağı yukarı gerçeğe yakın bir kolaja ulaştım. Bu kolajdan kan ve gözyaşı sızıyor olmasıysa beni daha da dertli, duyarlı ve sorumlu kılıyor. Bu yüzdendir ki “Dil Yarası” ile küçük de olsa bir ecza sunabilmeyi umuyorum.

http://www.stargazete.com/kitap/dil-yarasi-kolay-gecmez-haber-414957.htm