“Gelenek ve İkinci Yeni Şiiri” Üzerine

“Gelenek ve İkinci Yeni Şiiri” Üzerine

Murat SOYAK

Son dönemde İkinci Yeni Şiiri üzerine okumalar, araştırmalar, tartışmalar arttı. Aradan yıllar geçmesine rağmen günümüz şiirini derinden etkilemeye devam eden bir şiir akımını ‘gelenek’ bağlamında yeniden okuyup değerlendirmek için kıymetli bir araştırma-inceleme kitabı: “Gelenek ve İkinci Yeni Şiiri”

 

Şimdiki zaman içinde devam eden bir geçmiş zaman vardır. Bazı dönemlerde derin kırılmalar olsa da süreklilik devam ediyor. Akış büyük sulara doğru olunca bu yöneliş kaçınılmaz. Devamlılık fikri gönüllerde karşılık buluyor.

Cevat Akkanat, “Gelenek ve İkinci Yeni Şiiri” kitabının giriş kısmında ‘gelenek’ kavramı hakkındaki tanımları, tespitleri,  görüşleri bir bütünlük içinde değerlendirmiş.

 D. Mehmet Doğan bu kavramı şöyle tarif eder: “1. Bir toplulukta, zaman içinde meydana gelen kültür birikiminin neticesi olan muaşeret, inanç, bilgi, kurum, değer vb. nesilden nesile aktarılan ve o topluluk için aidiyet unsuru konumunda bulunan her şey, an’ane: Şiir geleneği, idare geleneği 2.Sözlü nakille geçen şeyler.” ( Doğan Büyük Türkçe Sözlük, 2011)

‘Gelenek’ kavramı hakkında Ahmet Cevizci şu bilgileri verir: “Gerçek ya da hayalî bir geçmişle olan sürekliliğin önemini ima ederken belirli eylem normlarını kutsayan ve öğreten pratik veya uygulamalar bütünü. Bir topluluğun mevcut toplumsal yapısını ve değer sistemini çok büyük sarsıntılar yaşamadan koruyup devam ettirmek amacıyla kendinden önceki kuşaklardan devraldığı, belli bir dönüşüme uğratarak sonraki nesillere aktardığı, başta inançlar, düşünüşler ve kurumlar olmak üzere her tür sosyal pratik.”(Felsefe Sözlüğü, 1999)

Mustafa Armağan bu hususta ‘süreklilik’ kelimesine vurgu yapar ve der ki: “Gelenek en genel anlamıyla folklorik, sosyolojik yahut dinî boyutlarıyla bir sürekliliğe işaret eder.” (Gelenek, Ağaç Yayıncılık, 1992)

Geçmişle bugün arasına duvarlar örmek yerine köprüler kurmak gerek. Eski, sadece eskimiş olduğundan hor görülemez. Yeni, sadece yeni olduğundan baş tacı edilemez. Eski ve yeni dediğimiz şey, insanda karşılık bulma ve yaşantıya dahil olma hususları ile anlam ve değer kazanır. İşte bu noktada geçmişten gelen kültür unsurları canlılığını sürdürebiliyorsa eğer yeniden hayata ve esere yansır. Bu durum bazen aynıyla devam ettiği gibi bazen de değişerek, yeni bir boyut kazanır. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ifade ettiği gibi “Devam ederek değişmek; değişerek devam etmek”

Ortak mirasımız edebiyat-kültür-sanat… Tarih boyunca sağlanan birikimi yok saymak, ihmal etmek, inkâr etmek mümkün mü? Bunların her biri yakın tarihimizde denendi ve sonuç alınamadı. Yeni dil, yeni sanat iddiası ile yola çıkanlar bir süre sonra çıkmaza girdiler. Bunun en belirgin örneği son devir edebiyatımızdaki ‘Garip Hareketi’dir. Orhan Veli Kanık, Oktay Rıfat Horozcu ve Melih Cevdet Anday ile başlayan bu tutum sonraki yıllarda sürdürülemedi. Şiirde sadeleştirme, basitleştirme çabası bir zaman sonra dalgacı, alaycı bir üsluba evrildi. Şiir yazmayı sadece birkaç espri ile sınırlı tutmak zaman içinde sığlığı, sıradanlığı çoğalttı. Dönemin kültür-sanat politikası eskiyi sürekli gözden düşürmek; yeniyi sürekli yüceltmek üzerine kurgulanmıştı. Bu anlayış, sanatı dar bir alana çekip kısa zamanda yıpranmasına, çürümesine sebebiyet vermiştir.

İkinci Yeni Şiirinin oluşum aşamasını o devir içindeki hakim sanatın, özelde şiirin içine düşmüş olduğu sorunlarda, çıkmazlarda aramak gerek. Şiirde tekrarın, tıkanmanın neticesinde yeni bir hareket başlamıştır. İkinci Yeni Şiiri politik dayanaklara ihtiyaç duymaksızın edebiyat, sanat odaklı bir arayışın neticesidir. Bu yönüyle Garip Şiirine bir cevap niteliği taşır. Yalnız bu tutum düzenli bir ekip çalışması yahut manifesto yayımlamak şeklinde olmamıştır. Birbirinden bağımsız şairlerin dönem içindeki ortak duyuşları, ortak ifade biçimleri bunu sağlamıştır. Eserde, şiirde odaklanan çalışmalar ile görünür olmuşlardır.

Cevat Akkanat, kitabın önsöz kısmında yaptığı çalışmanın içeriği ve izlediği yöntem hakkında geniş bilgi vermiş. Bu bölümden bir iktibas: “Bu çalışma, gelenek kavramının Türk şiirindeki karşılığının araştırılıp Cumhuriyet Devri şiir hareketlerinden olan İkinci Yeni’deki görünüşünü tespit etmek gibi oldukça geniş bir konuyu ihtiva etmektedir. Çalışmamız, bu konu etrafında, geleneğin Türk şiir serüveni içindeki gelişim çizgisi üzerinde durarak, kabul edilebilir bir algılama tarzı oluşturmayı; bu tarzdan yola çıkarak 1950 sonrası gelişen ve üzerinde yoğun tartışmalar yapılan İkinci Yeni Şiirinin gelenek karşısındaki konumunu tespit etmeyi; böylece, 20. Yüzyılın ikinci yarısında, edebiyatımızın en çok tartışılan bu şiir hareketini oluşturan şairlerin,  gelenekle uyumlu oldukları veya gelenekten uzak düştükleri yönleri belirlemeyi amaç edinmiştir.”

Bu araştırma-inceleme kitabı üç ana bölümden oluşuyor. Gelenek kavramı, edebiyat geleneği ve Türk edebiyatında gelenek algısı üzerine tespit ve değerlendirmelerden sonra başlayan birinci bölümde ‘İkinci Yeni Şiiri’ devrin sosyal ve kültürel şartları, yeni şiirin oluşumu, özellikleri ve batı şiiriyle bağları üzerine değerlendirmeler yapılır. İkinci bölümde ‘İkinci Yeni-Gelenek İlişkisi ve İkinci Yeni Şairlerinde Gelenek’ üst başlığı etrafında bu akım içinde yer alan şairlerin sanat tutumları, yönelişleri ve gelenek ile ilgili görüşlerine yer verilmiş. Bu incelemede özellikle yedi şair üzerinde durulmuş. Bu isimler: Cemal Süreya, Ece Ayhan, Edip Cansever, İlhan Berk, Sezai Karakoç, Turgut Uyar, Ülkü Tamer. Kitabın üçüncü bölümünde ‘İkinci Yeni Şiirinde Geleneğin Görünüşü’ başlığı altında İkinci Yeni Şiirinde Divan Şiirinin, Halk Şiirinin şekil özellikleri bakımından görünüşü, yansımalar, etkiler incelenmiş olup ayrıca geleneksel muhteva unsurları (mahalli ifadeler, iktibaslar, masallar, atasözleri, deyimler, edebî sanatlar vd.) tespit edilmiş.

İkinci Yeni Şiiri üzerine Muzaffer İlhan Erdost, Eser Gürson, Attila İlhan, Cevdet Kudret, Ramazan Kaplan, Attila Özkırımlı, Bedrettin Cömert, Hakan Sazyek, Asım Bezirci, İlhan Berk gibi şairlere ve yazarlara ait düşünceler iktibas edilmiş. Bir anlama-kavrama çabası olarak bu alan ile ilgili farklı yaklaşımlar, farklı bakışlar bir araya getirilmiş. Ayrıca bu şiirin Batı şiiriyle olan bağları üzerine de değerlendirmeler yapılmış.

Cevat Akkanat, “Gelenek ve İkinci Yeni Şiiri” üzerine yaptığı araştırma-inceleme çalışması hakkında şu açıklamalara, tespitlere yer vermiş: “Gelenek ve İkinci Yeni Şiiri edebiyat geleneği bağlamında köklü bir tamirat girişimi olmuştur. Bizde batıcı şablonların hakim olduğu ilk zamanlardan başlayarak uzun bir dönem geleneksizlik ön plana çıkarılmış, desteklenmiştir. Öyle ki bu eserin hazırlandığı ve ilk kez yayınlandığı dönemlerde bile edebî geleneğin lüzumlu olup olmadığı üzerine beyhude tartışmalar yapılıp durulmaktaydı. Böyle bir ortamda, bir başka şiir tutumunun değil de İkinci Yeni Hareketi mensuplarının gelenekle ilgisi ve ilişkisini araştırmak pek çok olumsuz tepkiye maruz kalmayı göze almak demekti. Zira, İkinci Yeni şiirinin gelenekle ilgisi çerçevesindeki yargılar genellikle herhangi bir dayanağa yaslanmadan verilmekteydi. Bu mesnetsiz yargılar ya “İkinci Yeni gelenekten kopuktur.” şeklinde tezahür ediyor veya tam tersi istikamette, “İkinci Yeni geleneğe tekrar dönüştür.” şeklinde dile getiriliyordu. Bu hükümleri edebiyat ortamını yönlendirenler veriyordu ve söylemlerinin merkezinde tabii ki edebî eserin künhüne vukufiyet bulunmuyordu. İşte, ilk kez bu kitapla “Gelenek” ve “İkinci Yeni Şiiri”ne edebiyat dışı unsurlar bertaraf edilerek bakılmış ve temel bir metin oluşturma çabası gösterilmiştir.”

Tarihî, edebî birikim şiir için yeni anlatım imkânları sunmaktadır. Geleneği tanımak, bilmek gerekiyor. Yalnız bu süreç sadece tanımak ve bilmek ile sınırlı kaldığında tam bir verimlilik elde edilemez. Asıl yapılması gereken ise geleneğe yeni bir yorum, yeni bir boyut getirebilmektir. Divan Şiirinin, Halk Şiirinin günümüzde aynıyla sürdürülmesi artık zor bir hadisedir. Bu hususta yapılması gereken alışılmış biçimleri, kalıplaşmış söyleyişleri tekrar etmek ve taklit etmek yerine kadim şiir kültürümüzün farkında olup o görkemli mirası yeni bir yorum ile şiire taşıyabilmekte saklıdır. Asıl marifet, yeni şiir içinde eskimeyen güzeli, solmaz özü devam ettirebilmektir. Özge bir bakış, özge bir anlatım geleneği yeniden canlı ve diri kılacaktır. Geleneği bilmek, özümsemek ve yeniden yorumlamak esas olmalıdır.

2002 yılında Kültür Bakanlığı tarafından yayınlanan “Gelenek ve İkinci Yeni Şiiri” kitabı aynı yıl Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Edebî Tenkit Ödülünü almıştı. Bu eserin ikinci baskısı, Şubat 2012 tarihinde Okur Kitaplığı yayınlarından çıktı.

Son dönemde İkinci Yeni Şiiri üzerine okumalar, araştırmalar, tartışmalar arttı. Aradan yıllar geçmesine rağmen günümüz şiirini derinden etkilemeye devam eden bir şiir akımını ‘gelenek’ bağlamında yeniden okuyup değerlendirmek için kıymetli bir araştırma-inceleme kitabı: “Gelenek ve İkinci Yeni Şiiri”

Kaynak: İnceeleyen dergisi, Sayı: 11 (Mart-Nisan 2012)