Her hikâyede bir sır var

Her hikâyede bir sır var

Recep Şükrü Güngör

SALİK YOLA DÜŞÜNCE

Hikâye, insana dokunuyorsa iyidir. İnsanın gizemini ararsa daha da iyidir. Hikâye, okuyucuyu insanın gizeminden bir yola çıkarıyorsa aliyyülla.

Yılmaz Yılmaz’ın Salik Yola Düşünce adlı ilk kitabı yukarıda dediklerimi temellendiren nitelikte bir eser. On beş hikâyeden oluşana kitabın ana izleği giz. Bir “sır” peşinden koşturuyor okuyanı. Tasavvufi tadı yerinde bir koşturma.

Her hikâyede bir sır var. Siz buna, Borges’in ifadesiyle büyü de diyebilirsiniz. Hikâyelerde ben Nezihe Meriç’in, pek de sevmediğim tarzını gördüm. Hikâyenin yazılış sürecini/serüvenini hikâyeci/anlatıcı/yazıcı kahramanları ile söyleşiyor/konuşuyor/tartışıyor. Ben bu tarza sıcak durmuyorum. Ama, bunu uygulayanlara da saygı duyuyorum.

Benim anlayışıma göre bir sosyal meseleyi dillendiren hikâye kalıcı hikâyedir. Yani asıl hikâyedir. Sait Faik, Ömer Seyfettin, Mustafa Kutlu, Necati Mert, Hüseyin Su, Necip Tosun, Sadık Yalsızuçanlar gibi hikâyeciler metinlerinde bir sosyal meseleyi dillendirirler. Hikâyelerinde oluşturdukları hayat, önerdikleri sosyal hayattır. Hikâyelerinde oluşturdukları atmosfer en büyük mesajdır.

Yılmaz’ın hikâyelerinde onurlu bir insan hayatı önerildiğini gördüm. Mistik bir hayat anlayışı öneriliyor. Böylece doğunun süregelen yaşamının dışında, batılılaşma cinnetine tutulmuş bir öneri yok.

İlk kitap. İlk kitap olmasına rağmen dilini oldukça gelişmiş buldum. İmla hatalarını, yayıncının görmesi gereken hataları ilk kitap olduğu için saymıyorum. Yazar, hikâyelerde yer yer lüzumsuz kelime kullanıyor. Mesela “vardır” kelimesini çok rahatsız edici şekilde kullanıyor. Bu kadarcık kusuru hoş görüyorum. Nazar boncuğu sayıyorum.

Kurgulama tekniğini kavradığını gözlemlediğim yazarın sonraki kitaplarında daha titiz davranacağını umuyorum.

Salik Yola Düşünce, tasavvufi metinlerden oluşuyor desem sizi yanıltmış olmam. Bir müridin mürşidiyle müridânı anlattığını söylesem sizi yanıltmış olmam. Bir mütecessisin insanların içini deştiğini söylesem sizi yanıltmış olmam. Ama ne söylesem eksik kalır.

Eser, adını bir hikâyeden alıyor; lakin her bir hikâyede gidiş, yol, arayış unsurları işlendiğinden adıyla içerik tatlı bir uyum sağlıyor.

Genç hikâyecileri görmek lazım... Onlarla ilgili söz söylemek lazım... Yılmaz Yılmaz’ın kitabını gönül rahatlığı ile hikâye okurlarına/yazarlarına tavsiye ederim. Bu arada Mustafa Oral’ın da hikâye kitabını beklediğimi söylemeliyim.

On yıldan beri hikâye kitabı yayınlamayan Hüseyin Su’ya açık çağrı: Yeni hikâyelerinizi okumak istiyoruz.

Yılmaz Yılmaz, hikâyeyle yaşayan bir kültür adamı. Yeni kitabını takdirle, tebrikle karşılıyor yeni eserlerini bekliyoruz. Gelecek on yıllarda Yılmaz Yılmaz hikâyemizde adından söz edilen isimlerden olacaktır.

 

Haber Kaynağım