İkinci Yeni gelenekle buluştu mu?

İkinci Yeni gelenekle buluştu mu?

 Cevat Akkanat’ın Gelenek ve İkinci Yeni Şiiri isimli eseri yeni baskısıyla geliyor.

18 Ocak 2012 Çarşamba

Gelenekle başı bir türlü hoş olmayan Türk entelijansiyası için modernizm, elifi elifine muasır kadavranın ruhundan aziz(ler) yontmak ameliyesinden başka bir şey olmadı. Dar zamanların Türkiyesinde şiir, modern biçimini eskiyi bit pazarında nurlara gark ederek arayan sözde ‘atılımcı’ kalemler elinde ha bire yoruldu. Özellikle 1950 sonrası Türk şiirinin öz-biçim arasında yaşadığı serüven, mânâya dahil olmak istemeyen şairlerce Batı referans gösterilerek tekmili birden otuziki kısım halinde günümüze kadar izaha muhtaç hâle getirildi.

Cumhuriyet sonrası Türk düşüncesini besleyen menbaın köküne hücum eden nevzuhur takımı, gelenek ve modernizm arasındaki dengenin ahengini bir türlü yakalayamadığı gibi, geçmişin üzerine sünger çekmeyi adeta modernist tavrın olmazsa olmazı saydı. Durumun vehameti ve şiirin çıkmazı karşısında gelenek, bu yönüyle başat bir unsur olarak özellikle ‘sol’ tazyikin ağırlığı ve baskısı karşısında yeni denemelere girişmek durumunda bırakıldı. Varlığı yadsınan bir kavram olarak gelenek, insan ve eşya arasında duran mânâya nisbetle insanı toplum içinde yok sayan değil, varlığın özüne yakınlığıyla bir ilişki biçimi olarak modern toplumlarda dahi bir değişim objesi hâline getirildi. Yani geleneğin üzerini çizen bir sanat anlayışı, üzeri çizilen olmaya başladıktan sonra birden hatırlanıverdi.

 

İkinci Yeni’nin ayağının takıldığı yer

Gelenek ve İkinci Yeni Şiiri, şair-yazar Cevat Akkanat’ın ilk baskısı Kültür Bakanlığının sanat-edebiyat dizi arasından 2002 yılında çıkan ve aynı yıl Türkiye Yazarlar Birliğinin inceleme-araştırma kategorisinde ödül kazanan hacimli bir eseri. Yayınlandığı dönem içinde, eserin kalitesiyle aynı paralelde seyretmeyen bir değerlendirme ortamı birçok eser gibi bu eser için de yaşandı. Oysa gelenek ve geleneğe bağlı birçok sosyolojik türevler, Türk şiirinde telif eser boyutuyla ilk defa ele alınıyor ve kavramın Türk şiirine katkıları bütün cesimliğiyle anlatılıyordu. Özellikle Pazar Postası’ndaki (1950-1959) yazılarıyla İkinci Yeni akımını tetikleyen kişi olarak gösterilen Muzaffer Erdost, o güne kadar dışlayıcı bir tavır gösterilen bu ‘yeni’ şiirin nefes alacağı bir ortamın oluşması yolunda önemli yazılar kaleme almıştır. İkinci Yeni tartışmalarının sürekli odağında bulunmuş Cemal Süreya, Ece Ayhan, Edip Cansever, İlhan Berk, Sezai Karakoç, Turgut Uyar ve Ülkü Tamer gibi şairlerin eserlerinde önemli bir ayrım olarak yer edinmiş olan ve fakat dönemin gerek siyasi, gerekse sosyal atmosferinden dolayı adeta afaki birer imgeye sürüklenen geleneğin mısra içindeki macerası lif lif dokunmuş Akkanat tarafından.

İkinci Yeni çevresinde sürekli dönüp duran tartışmalara katılmadığı halde Sezai Karakoç dolayımında yazdığı yazı ile konuya değinen yazar Rasim Özdenören Ruhun Malzemeleri’nde şunları yazmaktadır: “… İkinci Yeni şiir, temelde ‘secular’ bir şiir olduğu halde, Sezai Karakoç’un şiiri aşkın değerlere dayanır. Cemal Süreya, aşkı değil, şehveti yazar, vücuda ilgi duyar, kadın vücudunu anlatır. Turgut Uyar, o dönemlerde çıkan Dünyanın En Güzel Arabistanı adlı şiir kitabında ilk bakışta çarpıcı gelen deyiş özelliğini Tevrata borçludur. Öbürlerinden farklı olmasına rağmen gene de büsbütün yerlileşememiştir. Tarihle kurmak istediği bağ yerli olmadığı için iğreti kalır. Edip Cansever, özde bir araştırma yapmak yerine, bütün çalışmasını kelime dizilerini çarpıtmaya hasreder. İlhan Berk, İstanbul’da Rumca türküler söylemeğe çıkar. Bütün bu oluşların elbette edebiyat ve sosyoloji yönünden açıklamaları vardır. Bir yerde bu, aydının toprağımızdan ve kültürümüzden kopuşunu gösterir.” [s. 169-170]

İkinci baskısı geliyor

Çok geniş bir kaynak taraması neticesinde, alanıyla ilgili önemli bir boşluğu doldurduğu tartışmasız kabul edilen bu göz nuru eser, şimdilerde Okur Kitaplığı Yayınevi tarafından 2. baskı olmak üzere yeniden basılıyor.

İkinci Yeni macerasının Türk şiiri ile modern algı arasında duran ve gelenekte düğümlenen kavşak noktalarını önemli işaret taşlarıyla gösteren bu eserin, hakkaniyetli kalemler tarafından yeniden değerlendirileceğinden şüphemiz yok. Zira Akkanat’ın bir akademisyen titizliğiyle (ki bitirme tezi olarak hazırlanmıştır eser) yeniden ele alarak, önemli eklemelerde bulunup bütün tafsilatıyla ortaya koyduğu Gelenek ve İkinci Yeni Şiiri, akademisyen veya sivil, alanında kalem oynatan herkesin yararlanabileceği çok ciddi bir kaynak eser olarak literatürdeki yerini alacaktır. Okur Kitaplığı’nı bu cüretkâr tavrından dolayı kutluyor, 1 Şubat 2012’de yayınlanacağı duyurulan eseri sabırsızlıkla beklediğimizi belirtiyoruz.

Arif Akçalı haber verdi

http://www.dunyabizim.com/manset/8511/ikinci-yeni-gelenekle-bulustu-mu.html