İslamcı bir anarşizm mümkün mü, sorguluyor

İslamcı bir anarşizm mümkün mü, sorguluyor

Abdulaziz Tantik, Dilaver Demirağ’ın ilk ve cesur çıkışlar barındıran kitabı ‘Anarşizm’i yazdı..

23 Ağustos 2012 Perşembe

Abdülaziz Tantik

 

Dilaver Demirağ’ın Okur Kitaplığı’ndan çıkan Anarşizm-Unutulmuş Olanı Hatırlamak adlı kitabı, anarşizmin tarihi ve modern Batı düşüncesinde anarşist kuramların yeri, dinî anarşizmin imkânı ve benzeri onlarca konuyu detaylı bir şekilde tartışmaya açmalıdır. Özellikle de İslamcılık ile anarşist kuram arasındaki ilişki ve birbirlerine yönelik etkisi ve ilgisini kaleme aldığı bölüm tam anlamıyla tartışmayı hak etmektedir.

Dilaver Demirağ, zengin bir dimağa ve entelektüel bir karaktere sahip olan ender insanlardan biri. Sürekli zihnî bir arayış içinde olan ve yeniliğe açık olduğu kadar, düşüncede kolay tatmin olmayan bir yapısı var. Anarşizm kitabı da bu özelliklerini çokça yansıtıyor. 400 sayfada özetlemeye çalıştığı Anarşizm’i, bir sürü yan konuları da içinde taşıyarak sözü fazla dağıtmadan okuyucuya sunuyor.

 

İslamcı bir anarşi mümkün mü?

Dini anarşizm bölümünde anarşiyi gerilere götürerek farklı bir pencere açması önemli tabii ki... Ama anarşizmi sadece Batılı kültür ve muhalif düşünce içinde tanımlayarak bu çerçeve içinde dinî anarşizmi de betimlemesi eleştiriye açık bir boyut.

Anarşizm üzerine geniş bir literatür çalışması yapıldığı aşikar; fakat anarşizm ile din arasındaki ilişkiyi kendi perspektifi içinde sunarken, bunun Batılı kültür içinde betimlenmiş anarşizm ilkeleri üzerinden yapılması sorunlu kılıyor olguyu… Benzer bir durum İslamcılık içinde anarşist damar karşısında da öne çıkmaktadır. Şunu düşünebiliriz; yazar, Anarşizm kitabını hazırlarken elbette ki Batılı standartlarda bir anarşi fikrini öncelemiş ve bu yüzden diğer anarşist düşüncelerle bağı da bu zemin üzerinden inşa etmiştir.

Dilaver Demirağ, farklı olarak anarşi kuramlarını tartışırken dinî anarşinin imkânlarını ve bu bağlam içinde “İslamcı bir anarşi mümkün mü?” sorularını gündemleştiriyor, önemli sorular yöneltiyor. Bu önemli; çünkü anarşist kuram bütün hegemonik yapılara bir itiraz olarak dillendiriliyor. İslamcılık ise özünde bir itiraz olarak doğmuştur. Bu boyut itibarı ile elbette ki ortak noktaların bulunması imkân dâhilinde. Ayrıca anarşist kuram, alternatif bir yaşam öyküsünün takipçisi olarak kendini tanımlıyor. Bu da İslamcılığın temel tezi ile örtüşen bir boyut. Çünkü İslamcılık tam da bu noktada Batı kültürünün oluşturduğu yaşam biçimine karşı alternatif ve hakikatle uyumlu bir yaşam biçimini önemsemekte ve önermektedir. Anarşist kuram ile İslamcılığın kesişen boyutlarını bu anlamı ile hesaba katabiliriz.

Ama anarşizmin din ile bağı hep sorunlu olmuştur. Çünkü ateist bir kültürün baskısı altında olmuştur. Bu durumun kendisi ise bizzat Batı düşüncesinin üzerine bina edilen temel yapısı ile alakalı. Dolayısı ile anarşizmin din ile sorunlu bağı bizzat Batı düşüncesi üzerinden gerçekleşen bir durumdur. Soru şu: Anarşizm, Batı düşüncesinin temel yapısını aldığı zaman din ile bağını konuşurken onun deist boyutunu gündeme taşımak ne kadar masumane olur? Öncelikle, anarşizm din ile sorunsuz bir ilişki kuracaksa sahip olduğu Batılı paradigmadan kurtulması elzem olacaktır. Bu anlamı ile İslamcı anarşizm de Batılı arka plana sahip olan anarşist kuramlardan farklı olacaktır ve bunların birbirleri ile ilişkileri hep sorunlu kalacaktır.

Kitap, komplocu mantığın temel önermelerini tartışıyor

Anarşist kuram tartışmalarını komplo tartışmaları bağlamında değerlendiren Dilaver Demirağ, böylece komplocu yaklaşımların yaşam ve düşünce için önemini de vurgulamış oluyor. Kitabın ağırlıklı konusu da bu komplocu mantığın temel önermelerini tartışmak ve bunlar üzerinden meydana gelen siyasi ve toplumsal yapıyı çözümleme girişimi olmaktadır. Bu çerçeve içinde anarşizm ile komplocu mantık arasındaki gerilim ve buna yönelik eylemlilik dikkate şayan bir şekilde işlenmektedir. Küreselliğe karşı küresel eylem planları ve bunun örgütlenmesi meselesi de ayrıntılı bir şekilde dillendirilmektedir.

 

Kitap bir anarşistlik yapıyor: Batılı sistem içinde yer alan ama dünya hegemonyasına yönelik düşünsel ve eylemsel yapıyı kuran aile şirketlerine ilişkin açıklayıcı bilgiler veriyor. Bu komplocu mantık içinde meydana gelen siyasal gelişmelerin tetiklediği yeni siyasi ve toplumsal yapıların varlığını deşifre ediyor. Aslında gözler önünde olup bir türlü anlamlandıramadığımız birçok şeyin arka planını gözler önüne sererek neler olup bittiğinin gizli kalan boyutunu da aşikâr kılıyor

Yalnız kitaba yöneltilecek bir başka eleştiri var:

Bir; kitap, konu dışına çıkarak anarşist kuramdan çok anarşist kuramın etki-tepki verdiği siyasal konumlandırmayı çokça öne çıkarıyor. Dünya hegemonik yapılarını açıklıyor. Ve böylece biz anarşist kuram üzerinde yeterli duruşu sağlayacak zemini kaybediyoruz.

İki; anarşizm ve din ilişkisinde anarşist kuramın temel ilkelerini hesaba katıyor ve dinle bu kuramın varlığını çağrıştıran argümanlar üzerinden ilişki kuruluyor. İslamcı anarşist teorisi de benzer bir olguyu taşıyor. Kendisini anarşist, Müslüman anarşist kabul eden yazar, Müslümanlığının anarşist kuramla hangi düzeyde ilişki kurduğunu da temellendirmeli ve bunun İslam düşüncesi bağlamındaki yerini de yeterli düzeyde tartışmalıdır. Ama konunun gündeme gelmesinin hayırlı olduğunu düşünüyorum.

 

İslamcılık anarşist kuramla ilişki kuracaksa…

Dilaver Demirağ’ın yanlış hatırlamıyorsam ilk kitabı olanAnarşizm kitabını okurken büyük bir keyif aldığımı belirtmeliyim. Çoğu zaman zihnimi tahrik etmiş ve düşüncelere sevk etmiştir. Aslında cesaretle İslamcı anarşiden bahsetmesi bile önemli ve güzel bir şeydir. Ama şunu yeniden hatırlatmalıyım ki İslamcılık anarşist kuramla ilişki kuracaksa bunu özdeşlik yerine bizzat İslamcılığın üzerinde bulunduğu temel yapısından hareketle yapmalıdır. İtiraz, öz benlik, öz güven ve imandan neşet eden bir ahlakî yapı ile bütün otoriter ve totaliter yapılara karşı çıkılır. Bunun için Batı kültürüne ve düşüncesine bağımlılığımız söz konusu olamaz.

Temel tezimiz şu: İslam düşüncesi; dolayısı ile İslamcılık kendi paradigmasını kendi ilkelerinden beslenerek gerçekleştirebilir. Bunun için alacağı yardım sadece anımsatma ile sınırlı kalmalıdır.

Dilaver Demirağ’a bu güzel kitabı bize sunduğu için teşekkür ederim. Çünkü ben çok heyecanlı bir şekilde okudum, bitirdim. Ve inşallah yazarımızın yeni kitaplarını da beklediğimi buradan ilan ediyorum. Yiğit bir kalem, güzel bir yürek, sabırlı bir işçilik ve müthiş bir entelektüel dimağ sahibi yazarın yeni kitapları da heyecan verici olacaktır. Kitapta verdiği sözü tutması dileği ile…

http://www.dunyabizim.com/?aType=haber&ArticleID=10744