İstiklal'deki âşığın romanı!

İstiklal

Dirim için, yepyeni üsluplar için ve en önemlisi aşkı ve âşık bir insan ruhunun katmanlarını, açılımlarını okumak için Suçsuzluğumu Affet!

27 Mart 2012 Salı

Zafer Acar’ı okumaya başladınız mı bitmemesini istersiniz. Şiirindeki ‘Diri’lik, Müslüman bilinciyle yaratılan serazatlık, helal içkilerle yaşanılan sarhoşluk size de sirayet eder. Dörtyüz sayfayı aşan romanı da daha ismiyle derinlere ilk işaret fişeğini gönderiyor: Suçsuzluğumu Affet

 

Aşk ile yeksan oluş!

Kahraman Yalın’ın aşk ile yeksan oluşunun romanıdır Suçsuzluğumu Affet. Bir Afet-i devranın Yalın(ız) Kahraman’ı ilk bakışla ateşleyip, tetikleyip meydanlara salmasıdır. Kahramanımız’ın- evet o bizim kahramanımızdır- boynunda gönüllü esaretlik halkası… ama zannetmeyin ki sevdiği kadın için kendini kaybedip değersizlik çölüne düşecektir. ‘Bulunduğum her ortamda ahlakımla ve inandığım değerlere layık sağlam duruşumla tanındım.’ diyen Yalın, bu sebeple düştüğü o yakıcı yerden sarsılmaz bir inanç ve dirençle aşka muhteşem bir serenad, gözyaşlarıyla arındırılmış bir ağıt devşiriyor. Çünkü içinin içine yerleşmiş olan muhkem iman kal’asına sığınmaktadır Kahraman Yalın.

Romanın şühud hali nasıl olur?

Evet, bir cünunla âşıktır, evet yakışıklıdır, evet karizmatiktir, etkileyicidir. Kadınları peşinden koşturma potansiyelini dışarı taşırmamak için çaba sarfetmektedir. Zira Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde ve arka sokaklarında Allah ile yürümektedir. Yusuf’un arkadan yırtılan gömleğiyle gezmektedir. Onu Allah’ın hadlerini aşmaktan alıkoyan, Allah ile, Allah sevgisiyle dolu dolu olmasıdır. ‘Çoğu zaman şühud halindeyim ben’ der kitabın bir yerinde.

Yalanları gerçekliğin ateşinde yakmak!

Zafer Acar’ın Kahraman’ı şair bir öğretim görevlisidir. Memleketi Malatya’dan gelen Afet’e tutulur. Aşkı da savaşı da dinî bir şehvet ve şiddet içeren Kahraman Yalın, etrafta, sokakta kendileriyle ilgili yankılanıp duran yalan yanlış hikâyeleri gerçekliğin ateşinde yakmak ve başına gelenleri en yalın haliyle anlatmak için kolları sıvar. Hakikatin ateşinde yakacağı o kadar çok yalan vardır ki Kahramanımızın.

Kaç yüzyıldır şımartılan, şaşırtılan, kışkırtılan, ilahlaştırılan, değersizleştirilen, yoldan çıkarılan modern insanın yalanlarını da tutuşan ruhunda edebî gücüyle yakmaya karar verir. Ve bu yüzden oturup her yerde klavyenin tuşlarına dokunmaya başlar. Geniş birikimiyle ve bu toprakların mahsullerinden edindiği irfanla bilmektedir ki kadın bir imtihandır, aşk bir beladır ama 'âşık bela ile yükselir'. Bu yüzden yılgınlık yoktur Zafer Acar metinlerinde, batıl ne kadar komplike de olsa onunla cedelleşmek ve onu geçersizleştirmek için, içyüzünü dışına çıkarıp aşikar etme ve ona kapılmama çabası vardır.

İslam ol ey Beyoğlu!

 

Çocukluğunun, lise hayatının geçtiği Malatya’ya götürür bizi. Leylîlik maceralarını okuruz. Dostlarıyla, arkadaşlarıyla omuz omuza verip girdikleri kavgaları anlatır bize. Daha doğrusu Afet’ine mektupla bunları anlatırken biz okuyucuları da şahit tutmak ister. Kayseri belirir üniversite yıllarıyla birlikte. Mevlana ve Konya. Çokça Beyoğlu. Hep İstiklal. Arka sokakların en pis yerlerine ayetlerle, ayet tefsirleriyle giren Kahraman ve arkadaşları.

Özellikle camiyi İstikal’in merkezine yerleştiren yazar, sanki burayı levantenlerden almak istemektedir. Zannediyorum Türk romanında bir ilki gerçekleştiriyor Zafer Acar. Beyoğlu’nu acılarlarıyla, aşkıyla, inancıyla fethetmek istiyor. Yürüyüşüyle, kitaplarıyla, meydan okuyuşuyla, korkusuzluğuyla, İnsan Yayınları’yla, Simurg’uyla, Dört Mevsim’iyle, İstanbul’un burasını yeniden yaratıyor ve adeta ‘Müslüman olmaktan başka yolun yok!’ diyor. Tüm iftiralara, kapitalizme, yozlaşmaya, süslü yalanlara, kalabalıklara rağmen geri adım atmıyor, kaçmıyor, saklanmıyor, kes/k/in bir dille konuşmaktan vazgeçmiyor.

Kimler var bu romanda?

Kahraman Yalın'ın bu yürüyüşü her ne kadar bir öze yöneliş, özü arayış ve son din İslam'la ise de çağın yaşam biçimini benimsemiş bir Afet'e gönlünü onca kaptırmış olması belki kendisi için olmasa da yolun başındaki gençler için riskli bir etkileyicilik, cazibe barındırabilir. Her ne kadar Kahraman Yalın büyük ödünler vermeye yanaşmamış olsa da...

Dirim için, yeni bir roman dili için, yepyeni üsluplar için, toplumsal bazı meselelerin farklı perspektiflerle ele alındığı bölümleri okumak için, Sezai Karakoç, İsmet Özel ve başka bazı yazar ve şairlerin müstear isimlerle ele alındığı bölümleri okumak ve en önemlisi aşkı ve âşık bir insan ruhunun katmanlarını, açılımlarını okumak için Suçsuzluğumu Affet!

Mustafa Nezihi biraz biraz anlattı bu aşkı

http://www.dunyabizim.com/ilgilihaber/9226/istiklaldeki-sigin-romani.html