MENGÜŞOĞLU HOCAMIZLA MÜSLÜMANCA KONUŞMALAR

MENGÜŞOĞLU HOCAMIZLA MÜSLÜMANCA KONUŞMALAR

16.07.2015 

Eyyup Azlal

Ramazan ayı dolayısıyla bir sohbet vermek üzere Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi, Metin Önal Mengüşoğlu hocamızı davet etmişti. Urfa’da olduğumuzu bilen üstadımız beni telefonla arayarak haber etmişti. Nitekim belediye yetkilileri “Urfa’ya kimi davet edebiliriz” diye sorduklarında Mengüşoğlu hocamızı ve sohbetini çok özledik. Onu davet ederseniz Müslümanca konuşmalar yapabilir ve doğru bildiğimiz bazı yaygın yanlışlıklardan kurtulabiliriz demiştim.

Biz, Metin Önal Mengüşoğlu üstadımızı önceleri sadece bir şair olarak tanımıştık.“Kardeşime Mektub” şiiriyle tabii. Ama onun, kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’i duvarda asılı olmaktan kurtardığını çok sonradan öğrenecektik. Aslında “Kardeşime Mektub” şiirinde de “Sana döndümse şimdi ben bütün eski sevgilerimi yığarak döndüm”. Mısralarında kutsal kitabımıza ve Rabbe yönelişin bir işareti vardı. Burada her ne kadar nişanlısına yazılmış bir mektup görüntüsü var ise de şairin deyimiyle “el ele tutuşarak rabbe dönüş” söz konusudur.

Gerçi şiirin devamında berrak açıklamalarla Kuran- Kerim’e yönelişin izlerini daha da takip edebiliyoruz.

“O zaman koşup Kitabımızın sözlerine saklanıyorum.

Kitap beni itiyor alanlara ve kitap beni itince alanlara

Görsen yiğidin ne kadar cesur ve ne kadar atılgandır.

O zaman bir özge candır, vay heyran yiğidin bir özge candır,

Anasına layık oğul, çocuklarına baba ve sana sultandır…”

Kardeşime Mektub şiiri, Kuranî düşünce mecrasında akarken biz Metin Abiyle koyu bir sohbete koyuluyoruz.  Abdest almadan Kuran’a dokunulabilir mi tartışmasında Metin abinin söyleyecekleri net idi.  “Bir zamanlar Hollanda’dan sarı kâğıtlar ithal ederek Mushaflar bastırırdık. Sonra üzerine hiç alakası yokken “Dokunma” yazılıyordu. Bir ayetten yola çıkarak “Dokunma” demişlerdi. Bu bir ayetti aslında. Birazcık Kuranî bilgisi olan ya da Arapça bilen birisi bunun maddi temizlikle değil manevi temizlikle alakalı olduğunu bilecektir. Ayette ‘Kur’an-ı Kerim’e günâha kirine bulaşmayan meleklerden başkası (yani sizin zannınız olan cinler) ona erişemezler ve onu getirmeye meleklerden başkası güç yetiremez.’ Nitekim abdest namaz için gereken bir temizliktir.” Denilirken bunu abdestle alakalandıran din adamlarına Metin abinin ifadesiyle üzülüyoruz doğrusu. 

Ülkemizde Kuran’a yöneliş için çabalayan kıymetli hocamız Müslümanlara ramazan ayında Namazı ve orucu çoğaltmak yerine Allah’ınız ile direk muhatap olunuz derken ne demek istediğinizi sormuştuk. Onun verdiği cevap ilginç idi. Biz Müslümanlığı beş farz, imanın şartlarından altıya bir de otuz iki farz daha ekleyip bunlarla amel ediyoruz. Ama “DÜŞÜNMEK, AKLETMEK, CEHD ETMEK” farzlarını unutuyoruz, daha doğrusu bize unutturuluyor demişti. Hâlbuki Kuran-i Kerim’de Müslümanlara hep bu sorular yöneltiliyor. “Düşünmüyor musunuz, akletmiyor musunuz.”

Bu yüzdendir ki Mengüşoğlu üstadımız Cemil Meriç’in “Doğu Gönlün vatanı batı ise aklın vatanıdır” sözüne oldum olası gıcık kaptığını söylemişti bir vakitler. Haklıdır da. Anadolu coğrafyasının Müslümanlığı düşünsel bir Müslümanlık değil duygusal bir Müslümanlıktır. Romantik bir toplum yaşamaktadır bu topraklarda. Yine bu toprakların evladı Cemil Meriç’in benimsedi bu fikri bizimkilerin de benimsemesine normal diye karşılar Mengüşoğlu hocamız. Ama bunun tepeden tırnağa yanlış bir yargı olduğunu da ifade eder. Ona göre aklın sahibi biziz. Kur’an-ı Kerim’in her 6 ayetinden birisi insanoğlunun düşünmesiyle alakalıdır. Her 6 ayetten bir tanesi tefekkürle alakalıdır.

Metin abi Malatya Müslümanlarından da bahsetti. Ona göre Sait Çekmegil bir terzi ama bilge bir terzi idi. Sait Çekmegil’in fikir dünyasında ünlü İslam düşünürü daha doğrusu Kuran’a dönüş hareketinin tek başına bir ümmet olan önderlerinden Musa Carullah’a kadar giden bir serüveni de bize anlattı.  Bekir Hoca Mehmet Sait Çekmegil’in halasının oğludur. Savaşta yaralandığı için de bir ayağı sakat kaldığından, kendisine Topal Hoca diyorlar. Rusya’da hapis yatarken Musa Carullah’ın talebeleriyle birlikte hapis yatar, Rusya’dan döndükten sonra Malatya’ya yepyeni bir Müslümanlık anlayışı getiriyor. Bekir Hocanın babası Babası Keşşaf Hoca bir tarikat şeyhidir. O farklı bir Müslümanlık yaşarken, Topal Hoca Yani Bekir Hoca, Musa Carullah’ın anlayışını Malatya’ya taşıyor. -Yani Kur’an Müslümanlığı. Kur’anî uyanışın öncülerini Malatya’ya yaşıyor ve merhum Sait Çekmegil ile tanıştırıyordu. Musa Carullah’ın fikri dalları bu taraftan Malatya’ya ulaşırken diğer taraftan ise Tokyo’ya İzutsu’ya kadar varmıştı. Yıllar sonra araya araya buldum ki Musa Carullah kaçak olarak Tokyo Camii’nde bulunurken bu adam gelmiş Musa Carullah’tan ders almıştı. Musa Carullah’ın İskandinav Müslümanları için yazdığı Uzun Günler’de Ruze” kitabına ve öğrencisi Toshihiko Izutsu’ya da inşallah başka bir yazımızda değineceğiz.

Bu doyumsuz sohbete vesile olanlardan ve Mengüşoğlu abimizden Allah razı olsun diyerek yazımızı noktalıyoruz.

Kaynak: http://www.milatgazetesi.com/Mengusoglu_Hocamizla_Muslumanca_Konusmalar/71200#.VbtYmPntlBc