Öykücülüğü bambaşka: Sevda Deniz K.

Öykücülüğü bambaşka: Sevda Deniz K.

Sevda Deniz K. öykü diliyle, yalnız, insanların dünyasına dokunuyor, hemhal oluyor. Yazma yolculuğu üzerine keyifli bir söyleşi yaptık.

''Yağmuru cebime doldurdum. Ağırlık yapmasın diye de üstüne gözyaşımı eklemedim. Ardından bir kitabın içine kilitledim bütün cümleleri, sesleri...'' diyen Sevda Deniz K.'ya özgün, saklı dünyasında yazmanın mânâsını sorduk: 

''Yazmak, önce kendimizi iyileştirmek, yaralarımızı tanımak, sarmak içindir. Bu yara sadece benim yaram değil. Gözümün gördüğü, hayatının bir yerinden geçtiğim her insan bir zerre ile başlar, çoğalarak ben olur. Dişleri dökülmüş, beyaz saçlı herhangi bir yaşlı benim büyükannem, büyükbabam, kıymetlim. Düşüp, dizi kanayan sokaktaki bir çocuk benim yavrum. Ve kadınlar, hayatın içinde, dışında kalmış, sıkışmış, varlığı örselenmiş anneler, genç kızlar yalnızlaştırılmış kadınlar. Yazmak, hayata ayna olmak, yüzleşmektir. Acı, mutluluk hayata dair her duyguyu özümseyip anlatmak için yazmak.''

ÖYKÜCÜLÜK SERÜVENİ NASIL BAŞLADI, KIRILMA NOKTALARI 

''Şunu kesinlikle ifade etmeliyim ki, zannediyorum ben doğduğumdan beri, belki de ilk cümle kurmaya başladıktan sonra anlatmaya başlamış olmalıyım. Sessiz, içe dönük bir yapım var. Mevcut halimle, kazandığım farkındalık bilinciyle, ardıma dönüp baktığımda gördüğüm her şeyi, herkesi içselleştirmişim. Dokuz yaşında hayal gücümü kullanarak kurgulamaya başlamıştım. Konuşmak yerine yazmak tercihimdir. İnsanların yüreğine dokunmak istiyorum.''

KALEMİNİ BESLEYEN KAYNAKLAR 

''En başta hayatın kendisinden besleniyor kalemim. Sonra da okumalar yapıyorum. Her okur gibi bana hitap eden, yakın hissettiğim yazarlar olsa da farklı okumalar da yapmaya çalışıyorum.'' 

ÖYKÜCÜ OLMAK İSTEYENLERE ŞİFRELER 

''Okumak tavsiye klasiği olmuştur. Ben de bu klasiği bozmadan okuyarak beslenmek diyorum. Sonra bıkmadan, usanmadan yazmak. Yazmış olmak için değil yürekten yazmak, yüreklere dokunmak için yazmak. Bir acınız olmalı, derdiniz, anlatmak istedikleriniz. Hayattan beslenmek, insandan beslenmek.''

BİR ÖYKÜ ve BİR GENÇ KIZIN DRAMI

''İnsanların hayatlarında dokunulmayan, söylenemeyen dramlar var. Birileri bunu anlatmalı. Psikiyatrislerin tedavi etmesi gereken ağır travmalar fakat söylenmeli ki tedavi edilebilsin. ''Susmak, Körlük ve Kırmızı'' diye bir öyküm var. Bir üvey baba ve orada bir genç kızın onuru var. Ona sahip çıkanlar var. Susmayın diyorum. O acıdan geçmiş olanlara suçunuz yok diye haykırıyorum. En başta kendime söylüyorum, anlatmak istediğim çok öykü, söylenecek çok söz, dokunulacak çok hayat var. Durmak lazım bazen, durmak dinlemek, okuduklarımızın çok üstünde bir tecrübe dinlemek. Kendi içimize yolculuk yapmak gerek. ''

BAŞLANGIÇ NOKTASI, BUGÜNÜ, YARINA DAİR 

''İçimde akan hikâyeler var, anlatmak istediklerim. Aktarmak istediğim düşüncelerim var, öykülerimle bunu yapabildiğime inanıyorum. Konuşma dilim öykülerim. Bir fazla okura daha ulaşma isteğim sesimi duyurmak, anlatmak. Yolun başında olduğumu düşünüyorum. Dijital dünyanın hâkim olduğu, teknoloji çağında her yerden bir ses yükseliyor, çok seslilik var. Bizler anlatacağız. Gerisi çalışmak, inanmak ve nasip. Kendime saklı hayallerim var.'' 

Saklı hayallerine dokunmadan, bu samimi söyleşi için öykücü Sevda Deniz K.' ya teşekkür ederiz. Modern Türk öykücülüğünde, kendine özgü bir duruş, düşünüş, yaşayış ile hak ettiği alana ulaşmasını temenni ederiz. 

Öykü kitapları: ''Sen Uyurken'', ''Susmak, Körlük ve Kırmızı'', ''Sana Anlatacaklarım Var''