Şairin feryadı: Sündüs Döşeği

Şairin feryadı: Sündüs Döşeği

Abdurrahman Adıyan ikinci şiir kitabına adını veren “Sündüs Döşeği”nde şiirin girişinde yer alan notlar, 18 Temmuz 1993’de Van Sündüs Yaylası’nda terörün yok ettiği canların acısına ve yaşanan olaylara ışık tutuyor.

 

SEMİHA KAVAK

15 Haziran 2012 Cuma

 

Abdurrahman Adıyan ikinci şiir kitabı “Sündüs Döşeği”nde yaşadığı çağı ve tanık olduğu olayları toplumcu bir söylemle şiirleştirerek okurlarıyla buluşturdu. İki bölüm hâlinde ve 51 şiire yer verilen kitabın içindeki şiirlerin özüne bakıldığında insana ait değerler hakkında düşündüklerini yer yer kinayeli ve didaktik söyleyen, kimi zaman epik, bazen öyküleyen bir şiir diliyle karşılaşılıyor.

Kitabın birinci bölümü;

“tanrı,
-sözcük ülkesinin şiir diyarına bir tezgâh kur, dedi.
şimdi ömür kumaşından her gün birkaç ilmek alıyor,
şiir libası dikiyorum. Bu çarşının sanatkârıyım” dizeleriyle açılıyor.

Şair kendi deyimiyle ömür kumaşından şiir libası dikmeye “kalk ey ben!/gözlerini aç değerlerini kuşan” diyerek ve önce kendi benliğine seslenerek başlamış ki zaten şair bir yer de sustuklarını söyleyen, derdi olan insan olarak bilinir. Nitekim kendine seslenerek gözlerini açmaya çağıran şairin derdini “rüzgâr sınırlarını ola ki aşmak ister/sakın! bir yeldir, eser geçer deme; gönül ülkeni tarumar eder” dizelerinden anlıyoruz. Bu söylem bize insanın gönül tahtını hatırlatıyor, çünkü insanın gönül ülkesi aynı zamanda onun gönül tahtıdır ve o taht yalnızca sevgiyle yoğrulmuştur. Keza sevgi; insanı, insana karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye, kimi zaman özverili davranmaya yönelten bir duygu, bir gülistan değil midir?

ŞAİRİN SAVAŞA KARŞI DURUŞU

Kitaba adını veren “Sündüs Döşeği” başlıklı şiirin girişinde yer alan notlar, 18 Temmuz 1993 de Van Bahçesaray, Sündüs Yaylası’nda terörün yok ettiği canların acısına ve bölgede yaşanan olaylara ışık tutuyor. Şair, bu şiirde insan duyarlılığıyla sesini yükselterek terörü ve yitirilen insan hayatlarını sorguluyor.

Sündüs Döşeği; ikinci bölüm İtalo Calvino’nun “Şehir Manzaraları”ndan bir alıntıyla açılıyor.

“bir kentte hayran kaldığım şey,
onun yedi ya da yetmiş yedi harikası değil
senin ona sorduğun bir soruya verdiği yanıttır”

Şair ikinci bölümde İstanbul, Van, Muş, Mudanya ve Niğde şehirlerini tema edinerek oluşturduğu şiirlerinde medeniyet, yaşam, tarihî ve doğal güzelliklere dair izlenimlerini anlatmış.

Şiirlerini şairliğin gurbet burcuyla, hasret burcu arasından yazıyor Abdurrahman Adıyan. Gelecekte yazacağı yeni dizelerle şiirlerinde ön plandaki düşünceyi anlamın içine gizleyip, kelimeleri renkli çağrışımlarla daha da zenginleştiren, şiirde estetik algıyı, okur benliğindeki güzel duyuyu harekete geçiren söz dizimleri üretebilmesi mümkün görünüyor.

http://www.stargazete.com/kitap/sairin-feryadi-sundus-dosegi/haber-610099