ŞAİRLİK BİRAZ DA "CEREYANDA KALMA" HALİ..

ŞAİRLİK BİRAZ DA "CEREYANDA KALMA" HALİ..

28 Kasım 2012

Geçtiğimiz günlerde Okur Kitaplığı’ndan Yeryüzüne Dağılan adlı şiir kitabını çıkaran Şair Ali Emre ile şiir üzerine sohbet ettik.. 

—Hayatınız şiirden geçmeseydi ne değişirdi?

ALİ EMRE: Bunu Allah bilir. Şiire bulaşmasaydım daha kolay, daha mutlu, daha güzel bir hayatım olurdu belki. Biraz daha sade, biraz daha tatsız tuzsuz olurdu ama hayatım ontolojik bir kayba uğramazdı.

—Şiir olmasaydı nasıl bir yaşamınız olurdu?

ALİ EMRE: Şiir, hayatımın tam merkezine koyduğum bir şey değil benim için. Şiir olmasaydı da yaşardım yani. Kuşkusuz önemli, değerli bir yol arkadaşı şiir; fakat sonuçta insan eylemlerinden sadece biri. Ne şiire zulmetmek lazım ne de şiir üzerinden insana.

—Şiir ve şahsiyet yan yana gelebilir mi?

ALİ EMRE: Hiçbir uğraş, insandan ya da şahsiyetten büsbütün ayrı, bağımsız tutulamaz. Bazı edebi türlerde metinle yazarını tümüyle özdeşleştirmek doğru olmayabilir, yanılgılara yol açabilir fakat edebiyatın her şubesi, her türü gibi şiir de sonuçta bir şahsiyetin, bir insan bakışının, duruşunun, algısının, dışavurumunun ürünüdür. Hayatın ve toplumun içinde gezinerek yapılan öznel bir değerlendirmedir, yorumdur, aktarımdır. Bir şahsiyete değerek oluşmayan şiirler eğlencelik olabilir belki; kokusuz, renksiz, sanal.

—İçinde yer aldığınız dünyada şiirin kıymet-i harbiyesi var mı?

ALİ EMRE: Benim kurmaya, korumaya, katılmaya çalıştığım dünyada var. Az ama öz. Yetiyor bana. Şiir “azlıktandır” zaten. 

—Şairler anlaşılmaz varlıklar mıdır, öyleyse onları derin kılan vasıflar nelerdir?

ALİ EMRE: Şairlerin çoğu diğerleri gibi sıradan insanlardır. Bir “yaşama ustası” değildir şairler. Belki üşümeleri hiç geçmeyen, merhem bulamayan insanlardır onlar. Hem fazlasıyla mağdur hem de fazlasıyla mağrur olanlarına ben de çok rastlıyorum. Şairlik biraz da “cereyanda kalma” hâli sanırım.

—En çok hangi anlarınızda şiire ihtiyaç hissedersiniz?

ALİ EMRE: Koşarken, ağlarken ve kavga ederken. 

—Şiirin vazgeçilemez kılan özellikleri nelerdir?

ALİ EMRE: Taşıdığı gerekçe, yenilik ve insanda bulduğu üretken karşılık.

—En çok hangi şairleri dönüp dolaşıp tekrar okuyorsunuz?

ALİ EMRE: Mehmed Âkif’i, Sezai Karakoç’u, Turgut Uyar’ı, İsmet Özel’i, Cahid Zarifoğlu’nu, Baudelaire’i, Rimbaud’yu, Cahit Koytak’ı, kuşağımın şairlerini, daha gençleri…

—Bugün dergilerde yayınlanmakta olan şiirlerin hangi yönleri sizce daha dikkate değer?

ALİ EMRE: Bugün dergilerde birbirinden farklı şiirler, şiir anlayışları dolaşıyor. Ben özgüveni yüksek, bir derdi / gerekçesi olan, suya sabuna dokunan ve dile özen gösteren şiirleri daha çok seviyorum. 

—İşçileri anlatan bir şiir neden yazılmıyor, varsa kimler yazıyor?

ALİ EMRE: Yazılıyor. Geçmişte olduğu gibi bugün de yazılıyor. Sorumluluk duygusu ve bilinci epeyce yüksek bir şiir var günümüzde de. Güncel olanı takip eden, insana değen epeyce şiir var. Ben de yazdım mesela. İşçiler için, hamallar için, inşaatta çalışırken ölenler için…

—Şiirin mimari özelliği yapı olarak sağlamlığı mıdır, bir şiiri sağlam kılan özellikler nelerdir?

ALİ EMRE: Gerekçeye sahip olması, bir ritim taşıması, içeriğinin çapına uygun bir sese, metraja, biçeme bürünmesi.

—Çıkmazda olan şiirin çıkmazda oluşundan kurtuluşuna dair emareler var mı, varsa hangi şiirler?

ALİ EMRE: Şiir çıkmazda değil. Bugünün insanına göre fazla bile. Şiirimiz en canlı, en diri zaman dilimlerinden birini yaşıyor. Ümitvar olmak lazım.

—Dergi editörlerinin şaire gerçek değeri verdiğini düşünüyor musunuz?

ALİ EMRE: Türkiye’de “editörlük” yok. Gerçek anlamıyla dergi editörlüğü yok. Şiir ve şair bir tarafa, editöre değer veren de yok.

—Bugünün ihtiyacı olan bir şiir, sizce hangi şiir türünü gerekli kılar, ille de gerekli kılar mı?

ALİ EMRE: Bildiğimiz anlamıyla türler öldü artık. Türleri zorlayan, iç içe geçiren, lineer bir akıştan uzak duran şiirler ön planda şimdi. Önemli olan insanlığın hizasını belli ölçüde dikkate almak. Şiirin kendine özgü kaliteleri açısından belli bir çıtayı gözetmek. Boş olandan, yüz çevirmek, kötülüğün koynunda büyüyen kirliliklere bulaşmamak. Zulmün, zorbalığın, yozluğun bakracından içmemek. Tasmalara direnmek.

http://www.poetikhaber.net/haber.php?isl=oku&id=251