SAVRULAN HAYATLARA, AŞKA VE ACIYA DAİR DRAMATİK ÖYKÜLER

SAVRULAN HAYATLARA, AŞKA VE ACIYA DAİR DRAMATİK ÖYKÜLER

Selvigül Kandoğmuş Şahin´in Öykü Evreni Üstüne Kenar Notları 

Mustafa Nurullah Celep

 

1.

Dramatik bir öykü evreni var
Selvigül Kandoğmuş Şahin’in.(*) Draması zulme uğramışlığından geliyor kişilerinin. Öykülerde tanık olduğumuz bu kişilerin öne çıkan en belirgin özelliklerini sıralayacak olursak, algı evreninin dram yüklü oluşu, aşk acısı yaşamaları, evlat sancısıyla mustariplikleri, modern hayatın belalarına maruz kalmaları, dünya sistemi güçlerince bedenlerinin/ruhlarının şehit edilmesi, vatani görev gereğince sevdiklerini beklerkenki yaşadığı iç acısı, emeğin dünyası içinde uğradıkları iş kazaları, Peygamber sevdasıyla Cennütül Baki’ye göç etmeleri, toplu katliama uğramaları, kısaca kimi zaman siyasi kimliklerinin bedelini savrularak ödemelerinde olduğu gibi kimi zaman sevgiden ve baba şefkatinden mahrum bir çocuğun masum evreninin tarumar edilişi biçiminde karşımıza çıktığı üzere, kimi zaman da tutkulu bir aşkın öznelerinden birinin modern yaşam biçimleri tarafından savrulup değer yitimine uğraması şeklinde hayatın ve dünyanın hallerine dair çoğun negatif kesitler sunan nitelikler taşır. Şahin, bu öykü toplamında muhatabında etkileyici bir ‘iç sızı’ yaşatan, hassasiyetli ve dram içeren bir öykü algısına sahiptir. 

‘‘Züleyha diyorum, kavuştu mu annesine?’’
Karşı tarafta çıt yok. Tekrarlıyorum sorumu ısrarla: ‘‘Gitti mi Afganistan’a?’’
‘‘Züleyha, Cennetül Baki’ye gitti, bir daha dönmemek üzere…’’ diyor dingin bir halde ahizedeki ses…’’ (Züleyha, s.90)

2.

Odağındaki hayat, betimlemelerindeki öykü kişileri, duyarlılığındaki dış dünya ilgisi, duygularındaki dokunaklılıkla lirik, siyasi veçheleri olan, toplumsal hassasiyetli bir öykü anlatıcısıdır
Selvigül Kandoğmuş Şahin. Öyküleri, günümüz öykücülüğünde sıkça rastladığımız hayattan yalıtılmış bir labirentte monologlar ve iç kırılmalar içermez. Saf poetik bir öykü dünyasının soft ve yalın anlatıcısı değildir bu yüzden. Çapaklı öykülerin sahibidir Şahin. Son kertede (arık olmayan anlamında) karmaşık, siyasi dünyanın sorunsalına duygu diliyle öyküsel bir yaklaşım ve yazış biçimi getiren, yaralı ve yara almış siyasi bir öykü belleğinden/benliğinden söz ediyoruz. 

Şahin’in anlatım dili, canlı ve işlektir. Bu öykü damarında savrulan hayatlara değin öykülerin anlatıldığı pıt pıt atan, akışkan, muhatabından zihinsel duyarlıklı meşakkatli bir yönelim talep eden bir anlatıcı mevcuttur. 

Bu küresel kuşatılmışlıkta siyasi olana yönelik dikkati ve işaret ettiği sorunlar itibariyle yeni bir nefeslenme alanı ve imkânı sunuyor Savrulan’daki öyküler.

‘Havasız kalıp boğulunacak’ gibi olunan bir dünya ve hayat ahvalinde, Şahin, İslami duyarlığa sahip bir öykü yazarı olarak, ‘yılmaz bir öykü işçiliği’ yönünde siyasi dünyanın veçhelerine dönük duygusal imlemeleriyle de etkiler bırakan bir anlatım dili ortaya koyuyor. 

‘‘Neredeyse tüm ev halkı olarak babamı bekler olmuştuk. Söyledikleri hep aynı şeylerdi. Bunları duydukça içime derinden acılar akıyor, yumruklarımı sıkıyor ama bir şey yapamıyordum.

-Germeyin… Kollarım kopacak germeyin ne olur! İnsaf… GERMEYİN…’’ (Yangına Uğramış Kitaplar, s.17)

3.

Şahin’in öykülerinde ‘hastalık’, ‘evlat acısı’, ‘modern kuşatılmışlık’ ve zulme uğrama’ izleksel açıdan öne çıkan öğelerdir. Zulmün/zalimin, kaderin/yazgının ruha nüfuz eden etkileriyle savurduğu hayatlar gözler önüne serilir. Bazen aktivist/barış gönüllüsü Rachel’in destansı mücadelesine ve şehit edilişine tanık olur okuyucu. Şahin bu zulmü, duyarlıklı biçemi ve dramatik öykü cümleleriyle okuyucunun göz erimine serer ve yeniden yaşatıp kavratır. Bir bakışa göre, ‘dünyada zulüm var’ der gibidir. ‘Dünyada zulüm var ve sen bir şeyler yap!’ deyişini duyumsarsınız yazarın. 

Hayat içindeki devinip durduğumuz mücadele atmosferi koridorunda maruz kaldığımız zulümlerin ve yitirişlerin de bir anlamı olmalı.

Şahin bu atmosferden hassas bir öykücü dokunuşuyla ibretamiz tablolar çıkartır ve muhatabının konformist rahatlığını bir bakıma göre bozuntuya uğratır. 

Mutluluğun değil, hayat içre zulüm yüklü savrulmaların anlatıcısıdır
Selvigül Kandoğmuş Şahin. Hayata (Türkiye’deki hayata), zulme (Ortadoğu’daki zulme) hissiyatının doğal bir uzantısı biçiminde pekâlâ okuyabiliriz Savrulan’ı. Buysa günümüz öykücüsüne bir şey söylese gerektir:

İktidar zulüm üretir ve işleyen bir mekanizmadır. Hayat coşkun dalgalı derin bir deniz misali savurur kişioğlunu. Öteki kıyıda bekleyip zulme sessiz ve seyirci kalma. 


Selvigül Kandoğmuş Şahin, Savrulan adlı esinli öykü toplamıyla dışa dönük siyasi öykücülüğümüze taze ve sağlam bir aşı vurmuş, yeni bir taş eklemiştir.

Öykücüye selam..




(*) Selvigül Kandoğmuş Şahin, Savrulan, Okur Kitaplığı, 2013, İst.

http://www.poetikhaber.net/koseyazisi.php?isl=oku&id=252