Soru sormak ile hesap sormak arasında meşru çizgideyim

Soru sormak ile hesap sormak arasında meşru çizgideyim

09 Haziran 2011

Star gazetesindeki röportajlarından tanıdığımız Fadime Özkan 2005 yılından beri yaptığı söyleşilerden bir seçkiyi kitaplaştırdı. Özkan sorularımızı cevapladı.

AYŞE DÜZKAN

 

- Ağırlıklı olarak siyasi röportajlar yapıyorsunuz. Oysa kültür sanatla başladığınızı biliyoruz. Siyasete geçiş nasıl oldu?

Kültür-sanat editörü olarak geçirdiğim yedi yılı tek kelimeyle tanımlayacak olsam, tereddütsüz ‘bahtiyar’ derdim. Taze çıkan kitapları ilk okuyan, filmleri vizyona girmeden önce ilk izleyen olmak, konserlerde başarılı yorumlara ayakta alkış tutmak, sonra gelip bunların haberlerini yapmak, bir şiir kitabı haberine en güzel ve o şiirlere, şairlere yakışır başlıklar bulmak için karın ağrıları çekmek, kelimenin tam anlamıyla bahtiyarlık çünkü... Ama işte, yedi yıl da uzun bir süre. Edebiyatın kurucu, yerici, sarsıcı ve ilelebet kalıcı gücünün karşısında siyasetin uçuculuğu ve kuru gürültücülüğü bilinmiş, fark edilmiş olsa da, gündeliğin en basit pratikleri dahil, hayatı esas olarak belirleyen, şekillendiren de orasıydı. Kayıtsız kalmak imkansızdı. Ben kültür editörü iken, bir dönem Yeni Şafak’ın pazartesi röportajlarını da yapan Mustafa Karaalioğlu, dikkatim tam da siyasi olana kaymışken, Yeni Şafak’ta genel yayın yönetmeni oldu ve siyasi-gündem röportajlarını yapmak isteyip istemeyeceğimi sordu. Altı yıldır devam eden bunca soru-cevap, o ilk soruya verilen cevabın gereği ve süreği.   

- Soru hazırlarken, sorarken öncelikleriniz neler?

Doğrusu her konuya ve kişiye uygun bir öncelik listem ya da formülüm yok. Ama hepsinde temel belirleyen çıplak merak. Tekrara ve boşa düşmemek için sıkı bir hazırlık yaptığımı söylemeliyim. Röportaj, bir konuyu derinlemesine ve etraflıca anlamaya yönelik ise, konuşulan kişi zaten ve mutlaka o konunun uzmanı. Konuşmanın sıhhati için doğru soruyu doğru formda ve sırada sormak gibi bir hassasiyetim var. Ama röportaj, konuşulan kişinin üzerine kurulu, o kişi röportajın öznesi ise, işte orada çok daha hassas bir tartıya vuruyorum her şeyi. Ona ne kadar sokulacağım, neyi nasıl soracağım, nerde duracağım? Soru sormakla hesap sormak arasında salınan meşruiyet kılıcının varlığına inanırım ve vicdan konforuna düşkün biri olarak, haddimi bilerek ama işimin hakkını vererek soru sormaya gayret ederim.  

- Kitaba aldığınız röportajlarda sizi etkileyen kimler oldu?

Hepsi aslında. Bir kere, herkesten çok şey öğrendim. Bana kendilerini açtılar, anlattılar, sabırla sorularıma cevap verdiler. Onlara minnettarım. Ama isim anmam gerekirse, en başta Hrant Dink var sanırım. Ondan da, ölümünden de çok etkilendim. Sonra Aydın Menderes. Hassas iç dengesini çok sağlam kurmuş, inanılmaz derecede güçlü bir insan. Evet, Mehmet Şevket Eygi de şaşırttı beni. ‘Sivri diline’, bazılarına ve bazen bana da çok ‘hoyrat’ gelen tavrına rağmen çok naif, çok kırılgan, küçük bir oğlan çocuğu sanki... Sonra Dinç Bilgin. Kudretli bir medya imparatoru iken her şeyini kaybetmiş biri olarak kendini yeniden inşa çabasına girmek ama öte yandan yine en acımasız eleştirileri kendine yapmak, kıyıcı davranmak...

- Gazetecilerin kendilerini haberin öznesi haline getirdikleri bir dönemden geçiyoruz. Bu konuda ne düşünürsünüz?

Andy Warhol’un “15 dakikalığına da olsa, bir gün herkes şöhret olacak” öngörü / aforizmasının sit-com uyarlaması gibi geliyor bu bana. Gazeteci, her durumu kendisi deneyimleyip üstüne bir de tefrika ediyor. Cin Ali’nin maceraları gibi. Cin Ali hamamda, Cin Ali yatakta, Cin Ali bir gün şişmanken... Ya başkalarının bahane ya da alet edildiği az gazetecilik çok teşhircilik tezahürleri bunlar yahut o medya organı, mahrem olana açılan anahtar deliği hükmünde temelli. Evet, alıcısı da var bu işin ama her halükarda ortaya kolay ve düşüncesiz, çoğu kez de lüzumsuz bilgi çıkıyor. Gerçek bir olaya, olguya ya da kişiye gerek duyulmaksızın bir simülasyon yaratılıyor neticede. Habercinin deneyimleri kişiselliğine rağmen genelleşiyor, olay ya da konuşma kurgusallığına rağmen gerçeğin yerine geçiyor. Abartılı ve çarpıtılmış empati hali...

Kral Şeffaf, Okur Kitaplığı Yayınları, 331 sayfa

http://www.stargazete.com/kitap/soru-sormak-ile-hesap-sormak-arasinda-mesru-cizgideyim-haber-357757.htm