Yakın Geçmiş Hatıraları

Yakın Geçmiş Hatıraları

11 Mayıs Cuma

SEMİHA KAVAK

 

İlim yayma’nın penceresi isimli kitapta vefa’daki ilim yayma vakfı yüksek tahsil talebe yurdu’nda geçen öğrencilik yıllarını kaleme alan ahmet örs, yaşanmışlıklarını aktarırken 90’lı yılların siyasi, islami ve kültürel yapısına da dikkat çekiyor.

 

“Anılar ısrarcıdır çünkü bir noktada egemendirler ve (her anlamda) kontrol dışıdırlar. Başka bir deyişle, geçmiş kendiliğinden bugün olur. Anı bugüne muhtaçtır, çünkü Deleuze’ün Bergson’a dayanarak söylediği gibi, anının kendine özgü zamanı şimdiki zamandır: Demek ki hatırlamak için tek uygun zaman, yani anıların sahip çıktığı, anılara özgü zaman şimdiki zamandır.” Okur Kitaplığı’ndan çıkan ve hatıra-deneme kabilinden olan İlim Yayma’nın Penceresi, yalnızca klasik bir anı kitabı olmayıp, düşünmeye götürücü metinleriyle yaşanmış bir sürecin gözlemlenip okurun istifadesine sunulduğu bir eser. Yazarın yirmi yıl öncesinde başlayan uzun bir zaman diliminde, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde okuduğu yılların, yaşamsal ve düşünsel serüvenini kaleme aldığı kitaptaki metinlerin tamamı Tasfiye dergisinde yayınlanmış. Kitap, ağırlıklı olarak 90’lı yıllardaki İslami çevrelerin düşünce hayatına odaklı. Yazar, fakültelerdeki siyasi hareketliliğin yoğun olarak yaşandığı o dönemi anlatırken, Kuran, sünnet, tasavvuf, tevhid-şirk konuları çerçevesindeki hararetli tartışmaların yaşandığı, tansiyonun hiç düşmediği o yoğun atmosferi yeniden hatırlama imkanı tanıyor bizlere.

İsmet Özel okuyan statü kazanırdı

Örs, kitabın giriş bölümünde; düşünsel yoğunluğun kendini değişik şekillerde gösterdiği, dinî, siyasî, entelektüel konularda derinlikli bir üniversite öğrenci kitlesinin bulunduğu o dönemde, hem edebiyat dünyasını tanımaya, hem de İslamî çevrelerin düşünce dünyalarını kavramaya ve karşılaştırmaya yardımcı oluyor. Bunun için, kitap, gazete ve dergi dünyasına değinirken, hem kendi kişisel yaşamında, hem ülkenin siyasi ve fikri serüveninde iz bırakan yazarları ele alıyor: “Doksanlı yılların başında küçük kitaplar vardı hayatımızı kökten sarsan; hacimleri küçük, mesajları ağır. Mevdudi’nin Kuran’a Göre Dört Terim’i Müslümanlar için belirleyici mahiyette bir kitap olmuştur.” 1990’ların kültürel ikliminde İsmet Özel de önemli bir köşe taşıdır: “O yıllarda İsmet Özel okumak çokları tarafından bir statü gibi algılanırdı. Erbain okumak önemliydi; şiirleri yorumlamak, mısralar için kafa patlatmak kalifiye bir çaba olarak değerlendirilirdi. Hatta kimileri haddi aşarak ‘Kur’an, Sünnet, Erbain’ üçlemesi yapardı.” Örs, ideolojik zenginliğin had safhada olduğu o dönemin siyasi, İslami ve kültürel fotoğraflarını gözler önüne sererken, o dönemdeki duyarlılık ile şimdiki duyarlılık alanları arasındaki farkı görmemizi de sağlıyor. Ülke ve dünyadaki gelişmeleri, düşünce dünyasını takip eden bugünkü genç kuşak ile, okuma ve öğrenme arzusunu, düşünsel yoğunluğu ve kendini aşmaya çalışan yapısıyla, varlığını her yerde belli eden o dönem üniversite gençliği arasındaki fark ve ortaya çıkan tablo oldukça hazin.

90’lı yıllardaki bu düşünce fırtınasında önemli yere sahip olan imam hatipli gençlerin de etkin rolüne değinen Örs; edebî, dinî, siyasî, kültürel alanda yaşanan bu zenginliğin aynı zamanda nasıl bir karmaşa ve kaosu oluşturduğunu da sarih bir dille anlatmış. Daha çok İlim Yayma Cemiyeti Yurdu anılarını merkeze alan kitap, esaslı bir kültür-edebiyat damarı ilgisinin yetersizliğinden de şikayet ediyor. Günümüzden baktığımızda, mevcut modernist algının tohumlarının bu 90’lı yıllarda atılmış ‘dindar nesil’ olduğunu söylemek abartı olmasa gerek. Özellikle siyasal hedefleri olan İslamcı çevrelerin şiir, sanat ve edebiyata uzak durmalarının büyük bir kayıp olduğunu dile getirerek, dayatılan müfredat ve boş vermişlikler yüzünden öğrencilerdeki dinamizmi baştan yok edecek ve hayatı kuşatmada büyük bir handikap yaratabilecek olan bu meselenin önemine ısrarla vurgu yapmış. 90’lı yıllarda yaşanan değişim ve dönüşüm sürecinden bugüne geldiğimizde, eskinin farkındalığında olup, her alanda bilgi ve fikir sahibi olması düşünülen, daha çok ‘anlam’a yönelik, evrensel bir dindar genç düşüncesine ihtiyaç hissedildiğini söylemek mümkün. Ağırlıklı olarak, 90’lı yıllardaki İslami algıyı anlamaya ve tanımaya yönelik bu kitap, en başta da belirttiğimiz gibi yalnızca geçmişin seyrine yönelik olmayıp, ufuk açıcı tesbitleriyle düşünsel manada kazandıracağı katkılardan dolayı ayrı bir yerde tutulmayı hak ediyor.

http://www.stargazete.com/kitap/yakin-gecmis-hatiralari/haber-569987